Akıllı Şehirler ile Neyi Başaracağız
Akıllı Şehirler ile Neyi Başaracağız?
Soru basit ve merak uyandırıcı değil mi? Açıklacı ELEKTRİĞE bağımlılığın ilk adımları atılmaya başlandığı ilk dönemlerde bunun gideceği yere dair pek çok fikrim vardı. Bugün gelinen noktada düşündüklerimde yanılmadığımı görüyorum.
Kimileri bu konuda beni merhametsiz ve vicdansız olarak atfedebilir. Kabul! Ama bütün bunlar yaşamın bir parçası aslında. İnsanlık "zaten" yaşanılabilir bir gezegen üzerinde yaşıyorken! Evren de "YAŞAMIN İZLERİNİ" arıyor. Arkadaşım! Sen daha elindeki gezegenin kıymetini bili yaşamıyorsun ki? Evrende yaşamın izleriini bulup ne yapacaksın? İnsanların, insanlıktan çıktığının en iyi kanıtı budur bence...
Zira bugün Akıllı Şehirler konusunda bahsi geçen tüm özellikleri anlatmadan hayatın aslında bizi götürmek istediği yeri insanların ne şekilde planladığını ve bu gideceğimiz noktada insanlığın gerçekten yaşam kalitesinin ne olacağı konusunda gerçekten plansız bir şekilde ilerlediğini düşünüyorum.
İyi ama ne olabilir ki bu plansızlıkta sonumuz?
Şehirlerin alt yapıları yani elektrik kullanımı açısından altyapıları hiçbir şeye hazır değil. Bu hazırlık yapılmadan elektriğe bağımlı, yenilenebilir süsüyle elektriğe bağlı bir hayatın insanlığa hiçbir şey kazandırmayacağı kesin. Zaten çöplüğe çevirdiğimiz dünyayı, bir de bu şekilde çöplüğe çevirmeye devam edeceğiz. Elektrik alanında kullanılan malzemelerle, materyallerle ve bunların geri dönüşümle ilgili eksiklikleri ve alt yapı sistemleri planlanmadan TOZ PEMBE bir hayaller alemine sürükleniyoruz!
Elbette Akıllı Şehirler denildiği zaman sadece yenilebilir enerji alanında yaptırımlardan bahsetmiyoruz. Akıllı şehirler denilerek hayatımızı kolaylaştıracağına inandığımız pek çok adımın dağıtılması gayet mümkün. Bu adımlardan birkaçını saymak gerekirse;
Şehirin ulaşımı,
İnsanlara sunduğu imkanların planlanması,
Nüfusa dayalı olarak popülasyonun belirli alanlarda yönlendirmelere tabi tutulması ile şehirdeki hayat akışını elbette düzene sokacaktır.
Peki ama!
Peki ama... Bu düzenli ve programlanmış hayatların faydası gerçekten kime? Bir zamanlar "Ali Baba'nın Çiftliği" isimli bir çocukluk şarkısı geldi aklıma nedense? Hatırlamışsındır sen de! Hani çiftliğindeki hayvanları sayıp bir de taklitlerini yaparak eğlendiğimiz şarkı...
Kim bu çiftliğin sahibi Ali Baba?
Sahi kim bu Ali Baba? Hani bazıları son yıllarda sürekli bir prodüksyonun içerisindeymişiz gibi bir hayatımız olduğundan bahsediyor ya! Hah işte o kafayla sormak gerekirse! Kim la, bu Yapımcı Ali Baba? Aslında bu Ali Baba'dan tek bir şey olarak bahsedeceksen "Kapitalizm" diyebiliriz. Eee ama parayı elinde tutan zenginler? Onların her biri sadece birer uşak... Sırf belirli alanlarda yatırımlar yaptıkların için insanlığı ve dünya sahnesinin kurgusunu o yönde değiştiriyorlar. Hepsi bu! Ve işte bu yüzden bi animasyon içerisinde level atlıyormuş gibi yaşıyoruz. Yoksa "İNSANLIĞIN GELİŞİMİ" denilen mevzuu bu kadar geniş ölçekli değil... Amaç teknolojik gelişmeleri dövmek değil. Anlatılan süslü yalanlardan uzaklaşıp, gerçeklere de gözatmak sadece...
Şu veriye bi bakın... İnsanlık, dünya var olduğu günden 1950 yılına dek aynı anda sahip olduğu nüfus 3milyar seviyesine ancak ulaşabilmişti! Geride kalan binlerce yıldan sonra ancak 3 milyar nüfus! Peki son 75 yılda bu nüfus nereye ulaştı dersiniz? Var mı bi tahmininiz?
Yukarıdaki sorunun cevabını tıklayıp Google'dan öğrenebilirsin. Şaşıracağına eminim.
Özetlemek Gerekirse
Akıllanması gereken şey telefonlar, şehirler falan değil! İnsanlığın ta kendisi... Gelişen Tıp Alanının sonuçları olarak insanlar ÖLMÜYOR... Sonuç ise kaos ve düzensizlik içerisinde tükettiğimiz bir gezegende yaşamaya mahkum olmamız. Bu durumu da öyle akıllı şehirler, sürdürülebilir teknoloji ya da yenilenebilir enerji gibi hurafelerle KURTARAMAYIZ. Bakmayın tüm bunlara HURAFE diyecek kadar ukala olduğuma...
Asıl sorunumuzun bunlar değil, gezegen üzerindeki kanser hücreleri olduğumuzu göstermek için çabalıyorum. Ve bu "ilerleme", insanlığı baya bi geriye götürecek...
Kendinize iyi davranın!