Kültürel Yozlaşmanın Toplum Üzerindeki Etkileri 1
"Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın."
Albert CAMUS
Albert CAMUS'un bu sözü yazımın içeriğindeki pek çok şeyin özeti niteliğindedir. Ve satırlar arasında da bu söz ile anlatılan gerçekliğin toplumumuzdaki yansımalarından örnekler vereceğim.

Bir toplumun duyuş ve düşünüş birliğini oluşturan, gelenek durumundaki her türlü yaşayış, düşünce ve sanat varlıklarının topuna kültür denir.
Yukarıda yazıldığı şekli ile "kültür" ün gelir geçer tanımı bu şekilde yapılıyor... Ancak kelime anlamını bir kenara bırakmanın zamanı geldi de geçiyor. Zira ülkede başarıya giden yollar arasında "okumak, anlamak ve öğrenmek" gibi engebeli bir yolu nüfusun büyük bir kesimi tercih etmiyor.
Bu yüzden kitapların kapalı sayfaları arasından çıkarıp, kültürü bir de birlikte ele alalım istiyorum.
Kral ve Kraliçeler yetiştirmek...

"Erkeklik", "Adamlık" vb. şişirilmiş ego tatmini kelimeler ve anlamları kazanmak için SUÇ İŞLEMEK gerekliliği nereden doğdu?

Ve "erkeğini", "adamını" suç kariyeri ya da bulunduğu fauna içerisinde salmış olduğu korkunun boyutuna göre seçen kız çocuğu "kadınlar"...
"Kültürel Yozlaşma"nın temelinde elbette ki aile içi şiddet ve çocukların umursanmazlığı gelmektedir. Pek tabii bu konu bu şekilde kestirilip atılacak bir tespit değil!
Ebeveynlerin de prensler ve prensesler yetiştirme telaşları veyahut tam anlamıyla "SORUMSUZ" ve hataların sorumluluğunu üstlenmeyen çocuklar yetiştirerek tüm bu yozlaşma heyelanına tuz biber serpmek gibi bir çaba içerisindeler...

Ekonomik Buhran --> İş Yaşamında Buhran
Aile Yaşamında Buhran --> Sorumsuz Çocuklar
SONUÇ : Şiddete Meyilli Karakterler ve Yozlaşma
Yukarıdaki akışa gözattığında, herşeyin temelinde EKONOMİK ÖZGÜRLÜĞÜN yer aldığını görebilirsin. Kimileri insanların "ahlaksızlığı ve şiddete meyilli" hallerini bu kadar basite indirgememek gerektiğini söylese de...
Aile birliğini eninde sonunda emeğin karşılığı olan alınteri oluşturmaktadır. Ancak emeğinin karşılığını almayan anne ve babaların bozulan psikolojilerini bir noktaya kadar kontrol etmeye çalışsalar da eninde sonunda patlamaları kaçınılmaz bir son'dur.

Elbette ki tek sorun ekonomik gerçekler değil. "Refah Düzeyi" yüksek olan ailelerin çocukları da şiddet ve yozlaşmanın bayrak sallayanları arasında yerini alıyor. Burada toplumun ekonomik anlamda düşük tabakasını yerdiğimiz yok. Bunu bi anlayalım!
Su Testisi Su Yolunda Kırılır...
Ha bir de bu "kötü" karakterler için arkalarından "Su testisi su yolunda kırılır." naarası atanlar var. Kendileri çok iyiymiş gibi...
"Sosyal medyada açık saçık videolar yayınlanıyor"
Peki kim izliyor arkadaşım bunları?
Bunlara giden yolu sen nereden biliyorsun benim sütten çıkmış ak kaşığım?
Ya da yayınlanan platformlarda bu içerikleri paylaşanlara prim kazandırmana sebep nedir?

İnsanların birbirlerine erişimini sınırsız bir şekilde sağlayan sosyal medya platformlarının sapkın ya da şiddete meyilli karakterlerin sahnesi haline dönüşmesi ve bu sürecin "TAKİPÇİ" kadrosunun kazandırdığı statü ve gelir sayesinde çok daha hızlı bir yükseliş gerçekleşti.
Gerçekleşen bu yükseliş elbette ARZ ve TALEP algotmasının işleyişine bağlı olarak gerçekleşti. Sonunda yozlaşmanın teknolojik alanda da nesilleri ele geçirme adımı da tamamlanınca, geri kalan herşey "al gülüm ver gülüm"...

İşin garip tarafı elbette onların özgürlüğü bu şekilde suistimal etmesi değil!
Bu suistimallere toplumun destek çıkması ve sonra da şikayetçi olması... İşte hikayenin "iki yüzlülük" çıkarımı tam da burada gerçekleşiyor.
Ne şiş yansın ne kebap...
Yazımın 2. bölümünde görüşmek üzere 👋😲